yazılar

BAYRAMLAR ve ÇOCUKLUĞUMUZ
Bayramlarımız vardı bizim eskiden gelmesini iple çektiğimiz,Adaçalın eteğindeki su deposunun kenarındaki Topçu izzet amcanın Son Ramazan topunu patlattığında minarelerin ışıkarıda yanardı. Güdüllerin tepeden eve kadar bir çırpıda koşup iftarımızı açar,Bayram için son temizliklerimizi yapmak için şehir hamamının yolunu tutardık.Sabah ezanını iple çekerdik, Bayram namazına gitmek için.Yokluğun yoksulluğun yaşandığı ama geleceğe umutla bakılan ,adet ve törelerin taviz verilmeden yaşandığı;büyüklere saygı,küçüklere ve yoksullara sevgi ve şevkatin bir görünmez el gibi uzandığı bereketli bayramları yaşamaya can atardık. Arefe günleri geçmişimizin yad edildiği mezarlık ziyaretleri, bayrama gideceğimiz evlerde bizlere ikram edilecekleri zamanı bekleyen çeşit çeşit elvan şekerlerinin yanı sıra cicili kağıtlara sarılmış çukulatalı şekerler uzun çarşıda kurulan bayram tezğahlarında yerlerini çoktan almışlardı bile. Alışverişlerde hep Bayramlar beklenirdi .Temiz ve yeni elbiselerin yanı sıra cilalı iskarpinlerle tanışma zamanıydı bayramlar.Yörük lastiklerinin yüzüne bakılmazdı artık bir hafta. Toplanacak harçlıklarla yapılacaklar zaten kararlaştırılmıştı çoktan mahalleli arkadaşlarla;önce mahalle bakkalından bir kutu mantar tabancası ile mantar ve çıtırpıtır,ardından uzunçarşıda taka yener’in üç tekerlekli bisikletleri ile tur atmak,pamuk helvası,macun almak,renk renk plastik toplar arasından takımımızın rengine uygun top alıp çayderesinin kenarındaki top sahasında yeni ıskarpinlerle top oynamanın zevkine varmak;paramız artarsa birde şınğırdaklı rüzğargülü bizleri gelecek Bayrama kadar avutmaya yeterdi artık. Bayramlar yine aynı Bayramlar bizler büyüdükçe dünyamızla beraber bizler degiştik.Eski bayramları özlemekle beraber;yeni nesillere Bayramlarımızı ve törelerimizi unutturmamak dileklerimle Bayramınız Kutlu olsun.
Şükrü SAĞLAM
EYLÜL 2009
UNUTULAN SESLER ve BORDAKAPILAR
Önce onlar çıktılar hayatımızdan sezsiz ve sedasızca yerlerini kapı zillerine bırakarak.
Emirdağ’da avlulu hanaylarda ve Köy evlerinde at arabaların girmesi için yapılmış büyük çift kanatlı,üzeri çanak kiremitlerle örtülmüs,özel tahtadan yapılmış kapılara Borda Kapı denilir.
Borda kapıların üzerlerinde tokmakları vardı. Kapıyı çalıp ziyareti evdekilere haber vermeye, tutup çekerek kapatmaya yarayan halka ve tokmaklar yalnızca fonksiyonlarıyla değil, estetik değerleri bakımından da bir devrin sanat görüşünü, anlayışını dile getiren yapıtlardı.
Kent yaşamı ve apartmanların yaygınlaşması sonucu artık eski kapı tokmaklarının sesi ile borda kapıların küflenmiş kapı menteşelerinin çıkartığı gıcırtılı sesler yerlerini modern kapılara ve kapı zillerine bıraktılar;kulaklarımızda hoş bir seda bırakarak.
Borda kapılarla kapı tokmakları da artık Emirdağ’ da belki bir iki evi süslüyorlar,onlarda yok olan şehir miraslarımız gibi yok olacakları günü bekliyorlar sessizce.
Şükrü SAĞLAM
AGUSTOS 2009